HPV HUMAN PAPİLLOMA VİRUS ENFEKSİYONU ve OZON TEDAVİSİ ve REVİTA OZON YAĞI
(İNSAN SİĞİL VİRÜSÜ) (HPV-KONDİLOM)
Human papilloma virüs(HPV) (İnsan Siğil Virüsü) enfeksiyonu; dünyada cinsel ilişki ile hem kadınlara hem de erkeklere en sık bulaşan viral enfeksiyondur.
HPV enfeksiyonunun İlk belirtileri enfekte olan bölgede kaşıntı veya siğil görünümü olabilir.
HPV virüsü, mutlaka tedavi edilmesi gereken bir virüs çeşididir.
HPV virüsünün yol açtığı genital bölgede yer alan genital siğillere “kondilom” adı verilmektedir. Toplumda görülme sıklığı % 9-13 dür.
HPV’nin 200’den fazla tipi vardır. HPV 15 enfeksiyonu bulaştıktan yıllar sonra da olsa, rahim ağzı kanserleri, nazofarenks kanseri, baş-boyun kanserleri, anal kanser, vulva ve vajina kanseri, penis kanseri, dilde, gırtlak ve bademcik kanserlerine sebep olduğu bilinmektedir.
HPV tip 6 ve 11 kanser gelişimi açısından düşük riskli olan tiplerdir, HPV’nin en yüksek riskli grupları HPV Tip 16 ve HPV 18 dır HPV Tip 16, 18, 31, 33, 45, 52 ve 58 tedavisi yapılmadığı takdirde rahim ağzı kanseri ve diğer kanserlerin %90’ın dan sorumludur.
KONDİLOM NEDİR?
HPV bir DNA virüsüdür. HPV penis, anüs, vajina gibi genital bölge ve çevresinde ortaya çıkan bir veya birkaç tane olacak şekilde irili ufaklı ve farklı renklerde kendini gösteren daha sonra yavaşça büyüyerek karnabahara benzeyen Kokusuz ve ağrısız, siğil lezyonlarına “KONDİLOM” denir.
HPV virüsü bazal tabaka hücrelerine ulaşması ve hücrenin içine yerleşmesi ile hücrenin genetik yapısını etkiler.
HPV virüsünün kuluçka döneminin değişkenlik göstermesi sebebiyle bulaşma sonrası, HPV siğili gelişmesi için inkübasyon süresi 2 hafta ila 6 ay arasında değişmektedir, Bazen de enfeksiyondan 6 yıl sonra ilk belirtilerle ortaya çıkabilir.
Uzun yıllar sessiz kalan, herhangi bir semptom göstermeyen hastalar, virüsün yayılmasında etkin rol oynar.
Kanser, 10 yıl ve daha fazla yıllar sonra gelişebilir.
HPV cinsel yolla bulaşan ve genital bölgeleri etkileyen bir enfeksiyon olduğu için ilk belirtiler genellikle genital bölge çevresinde; nadiren ağız, boyun, anüs, kasıklar gibi vücudun belirli bölgelerinde görülür.
HPV ENFEKSİYONU KANSERE SEBEP OLUR MU?
HPV’ye yakalanan birçok kişi normal yaşamına devam etmektedir, Bunlarda bir kısmı kanser riski ile karşı karşıya kalmaktadır.
10-20 yıl içinde rahim ağzı kanseri, serviks kanseri ve diğer kanserler gelişebilir.
HPV ENFEKSİYONUNUN BULAŞMASINI VE YAYILMASINI ARTTIRICI FAKTÖRLER
Bağışıklık sisteminin ve vücut direncinin düşük olması,
Uzun süre ile korrtizon kullanılması,
Tekrarlayan genital enfeksiyonlar,
Uykusuzluk,
Yorgunluk,
Stres,
Travmalar,
Sigara içilmesi,
Gebelik dönemi,
Düzensiz, dengesiz beslenme ,
BULAŞMA
HPV genel olarak cinsel yolla bulaşan bir virüs türüdür.
HPV enfeksiyonu taşıyan birey ile cinsel ilişki sırasında virüsün bulaşma ihtimali %50 civarındadır.
Kişinin, cinsel partnerinde bulunan HPV’nin yükü fazla ise bulaşma oranı daha yüksektir.
Tensel temas sürtünme ve deride bulunan ufak sıyrıklara ve yaraların olduğu bölgelerden kolayca geçebilir.
Cinsel yaşamı erken yaşta başlayan ve çok eşli durumlarda HPV enfeksiyonuna daha sık rastlanır.
Erkeklerden kadınlara bulaşma ihtimalinin daha yüksektir.
HPV virüsü son derece bulaşıcıdır, genellikle vajinal ve anal cinsel ilişki sırasında Prezervatif bulaşma riskini azaltsa da tamamen önleyememektedir. Cinsel ilișki olmadan da sadece ciltten-cilde temas ile de bulașma olabilir.
Anal ve oral ilişkiler de bulaşma oranları çok yüksektir.
Oral seks, baș ve boyun ağız-dil-boğaz(orofarengeal) kanserlerinin çoğunda bir risk faktörüdür.
HPV taşıyıcısı olan kişilerle olan her cinsel ilişkiye girenlerin tamamına bulaşmayabilir.
Bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler Enfeksiyon bulaşma olasılığı yüksektir.
Bağışıklık sistemi güçlü olan kişilerde bulaşma olmayabilir.
HPV, gebelikte de görülebilir ve gebelik döneminde yayılması daha hızlı bir hale gelebilir.
HPV, doğum esnasında anneden bebeğe bulaşabilmektedir.
Bulaşmalar genel olarak,
Cinsel temas,
perinatal(doğumsal) geçiș ile bulașma,
nesne ve yüzeylerden bulașma ve
solunum yolu(damlacık yoluyla) bulașma şeklinde olur.
HPV tașıyan spermden döllenme sırasında ve kadın genital sisteminde ilerleyerek tranplasental geçiș olabilmektedir.
Tuvalet, banyo gibi yüzeylerin, genital siğillerin tedavisi sırasında kullanılan nesnelerin, Vaginal ultrason proplarda nadiren bulaşma olabilir, bunların iyi dezenfekte edilmesi gerekir.
HPV’nin solunumla bulașma tartıșmalı bir konudur.
Aktif bir HPV enfeksiyonu hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilir.
HPV – BULAŞMASINDAN SONRA ORTAYA ÇIKABİLECEK DURUMLAR
1.- Bireyin immün sistemi güçlü ise HPV virüsünü yenebilir.
2.-Birey HP Virüsünü taşımasına ve cinsel yolla yaymasına rağmen kendisinde hiçbir belirti ve problem oluşmayabilir.
3.-Kronik HPV enfeksiyonları serviks (rahim ağzı) kanseri olmak üzere, anus, vajina, vulva (dış genital bölge) ve orofarinks (ağız- yutak) kanserlerine de yol açabilir.
HPV enfeksiyonunda yeterli antikor olușmadığı için aynı HPV bile olsa tekrarlar.
KANSERE DÖNÜŞÜM RİSKİ
HPV enfeksiyonunun kansere dönüşümünü hızlandıran risk faktörleri arasında;
çok eşlilik,
ilk cinsel deneyimin küçük yaşta yaşanması,
Üçden fazla doğum yapılması,
Klamidya trikomatis ve herpes simpleks, HIV gibi, cinsel yolla bulaşan diğer hastalıkların varlığı,
Sigara ve tütün kullanımı, Sigara içenlerde sigara içmeyenlere kıyasla % 27 oranında artmıș genital siğil gelișme riski vardır.
İmmun sistemin baskılandığı durumlar,
Beslenme bozukluğu,
Kişisel hijyenin bozuk olması sayılmaktadır.
BELİRTİ VE BULGULAR
HPV yavaş üreyen bir virüstür, HPV enfeksiyonunun kuluçka süresi 2-6 ay kadar arasındadır.
HPV ile enfekte olan bazı hastalarda genital siğiller birkaç hafta içerisinde ortaya çıkarken bazı hastalarda ise yıllar sonra görülebilmektedir.
Kişi, HPV ile enfekte olduktan sonra genellikle latent (sessiz) dönemde, virüs, vücutta olmasına rağmen klinik herhangi bir belirti göstermez. ve latent dönemi 12 aya kadar uzayabilir.
Bu dönemde hasta belirti göstermediği için HPV’yi en çok bulaştırdığı dönemdir.
Bireyin bağışıklık sistemi; HPV, vucuda alındıktan sonra, ilk yılda %70, ikinci yılda %90 oranında ortadan kaldırmaktadır.
HPV Human Papilloma Virüs enfeksiyonunun temel belirtileri peniste, vulva, anüs, rektum çevresinde, kasıklarda, genital siğillerin oluşmasından sonra fark edilir.
Genital bölge ve çevresinde karnabahar görünümlü, küçük et parçası şeklinde ortaya çıkan kondilomların en bulaşıcı olduğu dönem, gözle görülebilen lezyonların olduğu evredir.
Tedavi edilmediği takdirde siğiller çevre dokulara yayılabilir.
Daha ileriki aşamalarda peniste, vulva, anüs, rektum çevresinde, penis çevresinde, ağız içinde, orofarinks, gırtlak ve hatta yemek borusunda kanserli hücrelerin oluşumu da gözlenebilir.
Kondilom şeklinde lezyon ortaya çıktığında, biyopsi ile tipi belirlenmelidir.
Kanser öncesi lezyonların pop- smear tarama testi ile erken dönemde yakalanmaları mümkün olabilir.
GENİTAL SİĞİL BELİRTİLERİ
Genital bölge ve çevresinde HPV pembe, kahverengi ya da beyaz karnabahar görünümlü et parçaları gibi görüntü verir.
Genital bölgede kaşıntı,
Cinsel ilişki sırasında ağrı,
Cinsel ilişki sonrası kanama,
Genital bölgede batma hissi, görülür.
BELİRTİLER
Erkeklerde, genital siğiller penis boyunca, testislerde, kasıklarda ve anüs çevresinde görülür. Bazen anüsün veya idrar kanalının içinde ve idrar kanalından ilerleyerek mesaneye kadar ulaşabilir.
Kadınlarda, anüs çevresinde, vulvada, vajinada, servikste, rahim ağzında görülür.
Siğiller ciltten kabarık karnabahar şeklinde, deri renginde, pembe, kırmızı, beyaz veya gri renklerde, sert veya yumuşak kıvamda görülmektedir.
Kanserlerin %5’inin nedeni HPV’dir.
HPV enfeksiyonları erkekte penis, anüs, rektum, ağız, nazofarinks ve gırtlak kanseri için kesin risk faktörü olarak görülmektedir.
Dev Kondilom: Yavaş büyüyen dev boyutlara ulaşabilen ve kanserleşme olasılığı(%35-50) olan bir HPV siğil tipidir.
HPV varlığında kısırlık sebebi olabilir, sperm sayısı ve hareketliliğini etkileyebilir.
HPV ENFEKSİYONUNDAN KORUNMA ÖNLEMENİN YOLLARI
Kadınlarda, ergenliğe geçerken yani 9-14 yaş aralığında HPV aşısı yaptırmaktır.
PREZEVATİF KULLANIMI
Cinsel yolla bulaşan tüm hastalıklarda, çok eşli ilişkilerde düzenli prezervatif kullanmak enfeksiyon riskini nispeten azaltabilir, fakat , HPV nin geniş bir alanda yaygın ve bulaşıcığı çok yüksek olduğunda bulaşmayı tamamen ortadan kaldırmaz.
HPV ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkları önlemek için en güvenilir yol, oral ve anal seksten kaçınmaktır.
Hastalık bulaşmamış bir partnerle birlikte tek eșli bir cinsel ilișki içinde olmaktır.
GENİTAL BÖLGENİN TEMİZLİĞİ
Genital bölgenin jiletle tıraşı, ağda ve epilasyonu, HPV bulașma riskini arttırmaktadır.
Bu yüzden, bu bölgenin kıllardan temizlendikten sonra en az cinsel ilişki için bir gün beklenmelidir. lezyon varken kılların temizliği başka yöntemlerle yapılmalıdır.
Genital bölgede yer alan tüyler, birçok virüs ve bakteriye olduğu gibi HPV’ye de karşı koruma sağlar.
SİGARA BIRAKILMASI:
Sigara içenlerde HPV oranı daha yüksektir. Sigara kullanmamak ve yüksek bağışıklık da aynı şekilde virüsün bulaşından sonra enfeksiyon gelişmesinde etkin rol oynar.
HPV AŞISI:
HPV aşısı HPV bağlantılı kanserlerin önlenmesi bakımından önemlidir. HPV aşısı bu enfeksiyonun %90 nına karşı koruyucudur.
Aşı 11-12 yaşındaki kızlara rutin yapılması önerilmekte ve bunu yanında temel olarak aşılama yaş grubu kadınlarda 13-26 olarak kabul görülmektedir. Cinsel aktif kadınlara da yapılabilir ancak cinsel yaşama başlamamış olanlara göre daha az etkilidir,
9-21 yaş arası rutin olarak așılama önerilmektedir.
Aşı üç ayda bir olmak üzere üç doz şeklinde kas içine yapılması önerilmektedir.
TANI
Fizik muayene tanı için yeterlidir.
Siğil tanısı biyopsi alınarak kesinleştirilebilir.
Siğillerden alınan biyopsi ve oral, nazofaringeal ve anal sürüntü ile HPV tiplendirilmesi yapılabilir.
HPV’ye kesin tanı için bir “smear” tarama testi yaptırmak gerekebilir, kolposkopi de teshişte çok değerlidir.
Ayırıcı tanıda: Prekanseröz cilt lezyonları ve molluscum contagiosum virüsünün yaptığı lezyonlarla karışabilir.
TEDAVİ
HPV Virüsünün spesifik bir tedavisi yoktur,
Çoğunlukla enfeksiyon, kişinin kendi bağışıklık sisteminin güçlü olmasıyla iyileşir.
HPV siğilleri tedavi edilmese kendiliğinden kaybolabilir, aynı kalabilir, büyüyebilir, büyüklüğü arttıkça kendiliğinden kaybolma oranı azalmaktadır. Tedaviden sonra ilk 3 ay içinde nüks olabilmektedir.
Uygulamada HPV virüsünün yol açtığı sorunları tedavi etmeye ve lezyonları yok etmeye yöneliktir, ortaya çıkan siğil oluşumlarının cerrahi olarak alınmasıdır.
HPV siğillerini erken tedavi etmek, karsinojen etkisini azaltmak ve yayılmasını önlemek açısından önemlidir.
Tarama testlerinde yakalanan bireylerde rahim ağzından biyopsi yapılarak, kansere dönüşebilecek vakalar saptanabilmektedir.
Genital siğil HPV, ilaçlarla veya cerrahi yöntemlerle tedavisi mümkün olmaktadır.
Medikal tedavide podofilin, trikloroasetik asit, 5_florourasil, İmiquimod krem (Aldara) , sinekateşinler gibi lokal etkili kremler kullanılmaktadır.
Ayrıca kriyoterapi(dondurma), elektrokoter, lazer sistemleri kullanılmaktadır.
Elektrokoter veya lazer yardımıyla tahrip edilirek yakılmaktadır.
İnterferon, sidofovir, ve fotodinamik tedavi,
Bleomisin, sidofovir, vitamin D3 türevleri, aminolevulinik asit, intradermal PPD sayılabilir.
REVİTA OZON YAĞI ve HPV TEDAVİSİ
HPV hastalarında günlük yaşam düzenli hale getirilmelidir.
1.- Hergün Sabah 07 de kalkılması gerekir.
Sabah aç karnına 2-3 bardak ozonlu su içilir.
Ozonlu suda, ozondan da yararlanmak söz konusudur.
Günlük ozonlu su içme veya sıvı alımı miktarı kilo / 30 ml’dir. Yani 70 kg bir kişi günlük normal su ihtiyacı 2.1 litredir. ( Fazla su içmek su zehirlenmesine yol açabilir.)
Vucudun su kaybına göre bu miktar arttırılabilir.
Hergün Ozonlu su üretimi:
600- 2000mg/saat ozon üreten bir ozon jeneratörüyle 2 lt cam şişe veya sürahi içine 1.5 lt lik su konur, 10-15 dakika suya ozon verilir. Bu esnada odada bulunmamak gerekir. ayrıca ozon destruktörü yoksa jeneratör durduktan 20-30 dakika sonra odaya girilebilir.
Bu su son derece temiz ve ozon almış bir su haline gelir, buzdolabında muhafaza edildiğinde 12 saat aktifliğini korur.
Ozonlu su metabolizmanın hızlanmasına katkıda bulunur.
2.-Tuvalet alışkanlığı kazanmak için büyük abdest için 10 dakika tuvalette oturulur.
3.- Revita Ozon yağının anti viral etkisi ve doku besleyici özelliği nedeniyle son yıllarda HPV tedavisinde çok başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Genital bölgeye revita ozon yağı uygulaması:
Uygulama, lezyon üzerine ve lezyonların çıkabileceği yerlere revita ozon yağını, sabah akşam yedirerek sürmek gerekir.
Vulva ve çevresi iyice revita ozon yağı ile yağlandıktan sonra, beşlik enjektöre Revita Ozon yağı çekilerek yavaşça Vagina içine sabah akşam sıkılmalıdır.
Bu işlem hem vagina içindeki mantar, virus ve mikropları hemde HPV virüslerini temizlemekte çok etkilidir.
4.-1.-Sabahları alışıncaya kadar; aç karnına 2-3 bardak su içtikten 10-15 dk sonra önce ağız su ile çalkalanır. Sonra diş fırçasına 25-35 damla Revita ozon yağı damlatılır. Revita ozon yağı ile dişler, diş etleri, dil ve yanaklar bir dakika fırçalanır. Diş eti kanaması varsa tükürülür.
Sonra diş fırçasına tekrar 25-35 damla Revita ozon yağı damlatılır. Revita ozon yağı ile dişler, diş etleri, dil ve yanaklar bir dakika fırçalanır. Bu fırçalama bir kaç defa tekrarlanabilir. Bu fırçalamalarda ağız su ile çalkalanmaz.
Revita ozon yağına alıştıktan sonra , yemeklerden yarım saat sonrada revita ozon yağı ile dişler, diş etleri, yanaklar, dil fırçalanır.
Diş eti kanaması varsa bitinceye kadar günde en az iki defa, her uygulamada fırçaya iki – üç defa revita ozon yağı döküp fırçalamak yeterlidir.
Revita ozon yağının kokusuna alıştıktan sonra kişi dilediği zaman yemekten önce veya sonra fırçalama yapabilir.
4.-2.-Dişlerin Revita ozon yağı ile fırçalanmasının yararı;
Ağız içinde, hastalıklara sebep olabilecek mikropların temizlenmesini sağlar. Dişetlerinde enfeksiyon oluşmasını önler, ağız içinde yara varsa temizler. Metabolizmanın hızlanmasını ve barsakları düzenli çalışmasını sağlar, kabızlık varsa önler.
Revita Ozonyağı, günde bir veya iki defa uygulanması dişeti kanamasını tamamen ortadan kaldırır ve mekanik uyaranlara karşı parodentium ve diş eti aşırı duyarlılığını önemli ölçüde azaltır veya ortadan kaldırır.
4.-3.-Ayrıca, bir tatlı kaşığı revita ozon yağı dilin yardımı ile diş eti kenarlarına, diş eti girintilerine ağızın her tarafına, mucoza ülserleri varsa etkilenen yüzeye sürülür ve yavaşça yutulur. Bu da, Ağızda, boğazda ve yemek borusunda enfeksiyon ve koku yapan odaklar varsa temizler ve yaraların iyileşmesine destek olur.
4.-4.-Bu uygulamanın süresi 7-10 gündür. Revita ozon yağı ile gerektiğinde 3 ayda bir defadan fazla olmamak üzere tekrarlamak çok faydalı olur. Daha sonra haftada iki ila üç defa fırçalamak yeterli olabilir.
4.-5.-Revita ozon yağı uygulamalarından sonraki dönemde, sabah akşam orta sert diş fırçası ile alıştığınız diş macunu ile fırçalamak gerekir.
5.-Yarım saat yürüyüş yapılır. Bu stresi atar ve vücudun düzenli çalışmasını sağlar.
6.- Alkol, bira ve sigara içilmemelidir.
Şeker ve kimyasal içeren gıdalardan uzak durulmalıdır.
Doğal besinlerle beslenmek çok önemlidir.
Tarım ilaçlarından etkilenmiş gıdalardan, GDO lu gıdalardan uzak durulmalıdır.
Soğuk sıkım zeyitnyağı, doğal tereyağı ve hindistan cevizi yağı faydalıdır.
Tuzlu su balıkları , sardalya ve hamsi gibi küçük balıklar ağır metal içermedikleri için daha faydalıdır.
Soğan ve sarımsak tüketilmelidir.
Yumurta ve cevizde tüketilmelidir.
Ekmek yerine ceviz tüketilebilir.
Sabah aç karnına selenyum açısından zengin olduğu için 2-3 adet brezilya cevizi önerilmektedir.
7.-Hergün bir bardak suya 1 çay kaşığı karbonat konup içilebilir.
8.- Hareket sistemini uyaracak spor yapılmalı, günlük aktivite ne kadar çok olursa metabolizma o kadar hızlı olur. Akşamları da yarım saat yürüyüş yapılmalıdır.
9.- İmmun hastalıkların kontrolü için gerekli tetkikler iki ayda bir yapılmalıdır.
10.- Uyku düzeni sağlanmalıdır.
Otoimmun hastalıklarda , hasta, saat 23- 07 saatleri arasında ısıksız ve elektronik aygıt olamayan karanlık, sessiz bir odada uykusunu iyi almalıdır.
Vücut direncinin artması bağışıklık sisteminin güçlenmesi için hergün bu şekilde uyunmalıdır. Melatonin hormonu ancak böyle ışık almayan bir odada uyumakla salgılanır.
11.-Bu hastalarda ozon tedavisi immun sistemin güçlendirilmesi açısından çok fayda sağlar.
HPV ve OZON TEDAVİSİ
HPV Hastalarında ve Kronik durumlarda, bağışıklık sistemini düzenleyici olarak ozon tedavisi kullanılmaktadır.
Vücut bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, tedavide en önemli şeydir.
Ozon tedavisinin, vücut direncinin arttırılmasında önemli yeri vardır.
Ozon Tedavisi ( Major ozon tedavisi, Rectal Ozon Tedavisi, Minor Ozon Tedavisi), ve ozon yağı HPV tedavisine destek olmaktadır.
Major otohemoterapi veya rectal ozon tedavisi 15- 20 seans yapılmalıdır.
Aynı şekilde etki gösteren hatta HPV de daha etkili olan rectal ozon tedavisi MAH yerine tercih edilebilir.
Ayda bir tekrarlanmalıdır.
Minor Otohemoterapi ayda bir olmak üzere iki defa yapılmalıdır.
REVİTA OZON YAĞI KÖTÜ KOKAR VE TADI KÖTÜDÜR.
KÖTÜ KOKMASI VE KÖTÜ TADI OLMASI OZON YAĞININ İYİ OLDUĞUNU GÖSTERİR.
REVİTA OZON YAĞI YUTULABİLİR, İÇİLEBİLİR, DİŞLER VE DİŞETLERİ FIRÇALANABİLİR, AÇIK YARALARA SÜRÜLEBİLİR, MUKOZALARA SÜRÜLEBİLİR.
RECTAL (MAKATTAN), VAGİNAL (RAHİM İÇİNE) UYGULANABİLİR.
BURUNA VE KULAK ZARI DELİK OLMAYANLARA UYGULANABİLİR.
REVİTA OZON YAĞI İÇİNDE PLASTİK PARÇACIKLARI YOKTUR.
BAŞKA BİR OZON YAĞI İLE VEYA NASIL ÜRETİLDİĞİNİ BİLMEDİĞİNİZ BİR OZON YAĞI İLE UYGULAMA YAPMANIZ ÖNERİLMEZ.
Geri izleme:REVİTA OZON YAĞI | Ozon Tedavisi