SEDEF HASTALIĞI VE OZON TEDAVİSİ

SEDEF HASTALIĞI

[metaslider id=263]

SEDEF HASTALIĞI (PSORİASİS) NEDİR?

 

Psoriasis; Sedef hastalığı kronik otoimmun bir deri hastalığıdır.

Deri normalde 3-4 hafta sürede bir kendini yeniler. Sedef hastalığında ise cilt, birkaç gün arayla kendini yeniler.

Bu hızlı yenilenme sonucunda oluşan deri sağlıklı bir deri olmayıp, Derinin üst tabakası kalınlaşıp, yamaya benzeyen kuru ve kaşıntılı, pembe – kırmızı, hafif kabarık bir zemin üzerinde, parlak ve kuru gümüş beyaz renginde pullu kepekler ve kabuklanmalar oluşur.

Bu nedenle halk arasında “sedef hastalığı” olarak adlandırılan alevlenmelerle seyreden bir deri hastalığıdır.

Genellikle hastalık için tipik görünüm veren sedef benzeri beyaz-gri pullanmalar olan keskin sınırlı pembe kırmızı plaklar ile ayırt edilir.

SEDEF HASTALIĞI HANGİ YAŞLARDA ve KİMLERDE GÖRÜLÜR?

Sedef hastalığı her yaşta görülebilir, en sık 20 li yaş grubunda ortaya çıkar.

Sedef hastalığı çocuklarda daha nadir ortaya çıkar.

1.derece akrabalarda bu hastalığın olması, sedef hastası olma eğilimini arttırır. Genetik yatkınlık olsa da ailenin her bireyinde görülmez.

Sedef hastalığı; bazı hastalarda birkaç ay veya birkaç yıl sürerken, bazı hastalarda ise ömür boyu aralıklı bir şekilde seyredebilir. Bazılarında aniden ortaya çıkıp kaybolabilir.

 

Çevresel faktörler sedef hastalığını arttırabilir.

Her iki cins de eşit oranda görülür,

Sedef hastalığı Dünya nüfusunun yaklaşık %2-3’ünde görülür.

Hastaların birinci derece akrabalarının 3’de birinde sedef hastalığı mevcuttur.

SEDEF HASTALIĞI BULAŞICI MIDIR?

Sedef, mikropların neden olmadığı bir hastalık olduğundan, Bulaşıcı bir hastalık değildir.

SEDEF HASTALIĞI NERELERDE GÖRÜLÜR?

Hastalığın görüldüğü bölgeler; vücuttaki küçük alanlar olabileceği gibi vücudun herhangi bir yerinde belirebilecek olan yamalara rastlanır.

Sedef Hastalığı; ellerde,ayaklarda, tırnaklarda, ağız içinde,  genital bölgede Lezyonlar çoğunlukla genellikle dizlerde, dirseklerde, bacaklarda, saçlı deride, avuç içlerinde,  bel çevresinde,  ayak tabanı gibi bölgelerde görülür.

Yamalar, kepek ve pullar; tüm deriye yayılabilir ve kaşıntıya ve ağrıya neden olabilir.

Tırnak yüzeyinde küçük çukurlanmalar vardır ve tırnak, yatağından ayrılır.

Kalınlaşan ya da kırılan tırnak değişiklikleri görülür. Ayrıca kasıklarda, koltuk altında, genital bölgede hastalığın belirtisi ortaya çıkabilir.

Sedef hastalarında, eklem iltihaplanması, hareket kısıtlılığına yol açabilir.

Guttat sedef hastalığı: Deride küçük, kırmızı ve kabuklu kabarıklıklar oluşur.  Genelde çocuklara görülen bu durum zamanla kendiliğinden geçer.

Vücudun bir çok bölgesinde belirtisi görülse de, sıklıkla dirsekler, dizler, saçlı deri, bel bölgesi ve tırnaklarda ortaya çıkar.

Bazı hastalarda hafif, bazılarında şiddetli seyreder.

 

SEDEF HASTALIĞININ SEBEPLERİ VE TETİKLEYİCİLERİ

Hastalığın, kesin olarak sebebi bilinmemektedir.

Bağışıklık sistemi (otoimmün): Vücudun kendi kendine saldırması anlamına gelen otoimmün bir hastalıktır. Sedef hastalığında; Ciltte üst derideki, aşırı hücre üretimi gelişebildiği düşünülmektedir. İltihap oluşur ve deri dökülmeye başlar. beyaz kan hücreleri görevini yeterli yapamaz,

Deri hücrelerinin hızlı bir şekilde üretimi ile ciltte kırmızı, iltihaplı plak ve alanların oluşmasına zemin hazırlar.

Genetik faktörler:

Sedef hastalığı olan aile bağı ile genetik olarak yatkın bireylerde çevresel faktörlerin etkisiyle bağışıklık sisteminin epitel hücrelerini etkilemesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir.

 

Sedef hastalığını tetikleyen ve kötüleştiren nedenler:

Yaralanmalar, tramvalar, Yoğun stres, Mikrobik hastalıklar, (streptokok türü bakterilerin yol açtığı enfeksiyonlar)

Aşırı alkol tüketimi, Cilt kesiği vb. deri yaralanması, Bağışıklık sistemini azaltan ilaçlar,

Kaşınma, Yüksek tansiyon ilacı vb. lityum ve antimalaryal içerikli ilaç tüketimi, Enfeksiyonlar,

Cilt kurumasına neden olabilecek hava değişiklikleri, Güneş yanıkları,

 

Tahriş gibi çevresel faktörler arttırıcı etki yapabilir.

Ayrıca kalsiyum azlığı, hormonal etkilerin sedefin oluşumunda etkili olduğu düşünülmektedir.

Psoriasis; tip 2 diyabet, kalp hastalıkları, artrit, yüksek kan basıncı (hipertansiyon), obezite, iltihaplı bağırsak hastalığı gibi bazı hastalıklarla da ilişkilidir.

Bunlara psikolojik çevresel faktörler eklenebilir.

Stres, önemli bir faktördür. Ani şoklar, psikolojik bozukluklar sedefin daha da şiddetlenmesine yol açar.

SEDEF HASTALIĞININ BELİRTİLERİ

Sedef hastalığında, pembe – kırmızı, hafif kabarık bir zemin üzerinde gümüş beyaz, kalın, parlak ve kuru renginde pullu kepek ve kabukla kaplı kızarıklıklardır.

Bunlar değişik şekillerde ve boyutlarda olabilirler.

Çocuklarda, yetişkinlerde, yaşlılarda farklı özellikler gösterebilir.

Çocuklarda kırmızı renkli, kepekli beliritiler vardır. Yetişkinlerde ise hastalığın bütün belirtileri görülebilir.

Yaşlılarda daha büyük çapta belirtiler görülür. Deri kalınlaşmıştır.

Genel olarak Deride;

sınırları belli, pembe kırmızı renkli bir plak, iltihaplı cilt leke ve yamalar deriden hafifçe kalkmış kabarıklıklar

Kırmızı lekeler üzerinde beyazımsı gümüş renkli plak ve pullanmalar,

Yamaların etrafında çatlamış ve kanlanmış kuru bir cilt,

Bu oluşum, kurudur ve kazınırsa kanayan noktalar şeklindedir.

Yamaların etrafında kaşınma ve yanma hissi

 

Eklemlerde ağrı ve acı olabilir.

Bu hastalığın belirtileri; kişiden kişiye ve hastalığın çeşidine göre değişebilir.

Sedef hastalığının en tipik belirtileri, özellikle diz-dirsek gibi darbe gören yerlerde olmak üzere, keskin sınırlı, canlı pembe-kırmızı renkli ve üzerlerinde hastalığa adını veren sedef rengi kabukların bulunduğu lezyonlardır. hastalık şiddetli ise saç dökülmesini arttırabilmektedir.

Sedef hastalığı sadece tırnağı tutabilir. En sık bulgusu, toplu iğne başı büyüklüğünde çukurcuklar, tırnağın kalınlaşması, boşalması, sarı renk değişikliğidir. Bazen tırnak çevresinde de şişlik ve kızarıklık da gelişebilir.

Sedef hastalığınım günümüzde sadece deriyi etkilemediği, özellikle erken yaşta başladığında eklemleri, kalp-damar sistemini tuttuğu, şeker hasatlığı ve obeziteye yol açtığı da bilinmektedir.

Sedef hastalığı nadiren eklemleri tutabilmektedir.

%30 oranında eklemlerde şişlik ve ağrı ortaya çıkar.

Eklemde ısı artışı, kızarıklık ve şişme ile birlikte eklem ağrısı Sırt ağrısı ile birlikte olan ve bir saat ya da daha uzun süren sabah sertliği

Eklemlerin hareketlerinde kısıtlılık psoriatik artiritin başlıca belirtilerdir.

SEDEF HASTALIĞI ÇEŞİTLERİ

Sedef hastalığının çeşitlerine göre belirtileri de değişmektedir:

Plak tipi psoriasis:

Kaşıntılı veya acı verici Plaklar, vücuttaki herhangi bir yerde oluşabilir.

İnvers psoriasis:

Koltuk altı, kasık, göğüs altı gibi kıvrım yerlerinde görülür. Bu bölgeler nemli olduğundan sedeflerin kepeklenme olmaksızın, kızarıklık ve kabarıklıklara yol açtığı görülür. Mantar enfeksiyonları, sedefin bu tipini tetikleyebilmektedir.

Tırnak psoriasisi:

Sedef tırnaklarda yerleşir veya yalnızca tırnakta görülebilir.

Sedefin bu formunda; tırnakta kalınlaşma, renk değişikliği, çukurcuklar ve sararma görülebilir.

Eritrodermik psöriasis:

En az rastlanan sedef formu olan eritrodermik psöriasiste, kaşınan ve yanan kızarıklıklar tüm vücudu kaplar.

Psoriatik artrit: Hastaların bazılarında eklem tutulumu gözlenebilmektedir.

 

Özellikle el ve ayak eklemlerinin tutulduğu görülürken, nadir de olsa büyük eklemler de etkilenebilir.

Eğer psoriatik artrite dökülmeler eşlik ediyorsa tanısı kolay bir şekilde koyulabilir.

Tek başına eklem tutulumun görüldüğü hastalardaysa tanı koymak daha güçtür. Psoriasis vulgaris,

sedef hastalığının en sık karşılaşılan formudur.

Guttate sedef hastalığı:

(aynı zamanda erüptif sedef hastalığı olarak da bilinir),

üst gövde ve proksimal ekstremiteler üzerinde küçük (0.5-1.5 cm çapında ) lezyonlar şeklinde ortaya çıkan bir sedef hastalığı türüdür; Genç ve  yetişkinlerde sık görülür.

Guttat ” terimi deri lezyonlarının damla şeklindeki görünümünü açıklamak için kullanılır.

Genellikle bir üst solunum yolu enfeksiyonu olan bir bakteriyel enfeksiyonla tetiklenir.

SEDEF HASTALIĞI TANISI

Fizik muayene ile hastalık teşhis edilebilir.

Tanısı konması güç olan vakalarda Deri biyopsisi alınır. Alınan numune, sedefin tipini belirlemek ve diğer hastalık şüphelerini ortadan kaldırmak için mikroskop altında incelenir.

Şiddetli sedef hastalığı olan kişilerde metabolik hastalıklar, diabet, kalp ve damar hastalıkları açısından takip yapılabilir.

Obezite, barsak hastalığı bazen eşlik edebilir.

SEDEF HASTALIĞI BULAŞICI MIDIR?

Sedef hastalığı kesinlikle bulaşıcı değildir. Hastanın kendisinde bir bölgeden diğerine veya başkasına temas ile, ortak eşya kullanarak bulaşmaz.

SEDEF HASTALIĞININ SEYRİ

Sedef hastalığı ömür boyu süren bir hastalıktır Alevlenmeler ve iyileşme dönemleriyle seyreder. Belirtileri ve şiddeti değişken olabilir.

SEDEF HASTALARININ DİKKAT ETMESİ GEREKENLER VE SEDEF HASTALIĞINDA DİYET

Sedef hastalığında psikolojik tetikleyicilerden kurtulmak gerekir. Tedavi bir bütün olarak düşünülmelidir.

Stres, üzüntü, kaygı gibi olumsuz duygulardan uzaklaşıp; kendilerini daha iyi hissettirecek şeylere yönelmeleri tedavi için olumlu bir gelişme olacaktır. Sedef hastalığını tetikleyen stresle baş etme yöntemleri geliştirilmelidir.

Travma, Deriyi kaşımak, ovmak, kabukları koparmamak gerekir.

Yanacak kadar güneşlenmemek gerekir.

Kış aylarında derinin nem oranı azalır Kuru cilt sedef hastalarında daha fazla kaşıntıya sebep olur. Bunun için nemlendirici krem ve losyonların kış aylarında daha fazla kullanılması gerekir.

Her gün banyo yapmak, cildin yatıştırılmasında yardımcı olacaktır.

Sedef hastalarında diyet  önemlidir. Tedavide dikkat edilmesi gerekir.

Sedef hastalarında. fazla kilolar ve obezite, vücudun yağlaması sedefe yakalanma riskini artırır.
Normal kiloda olmak,düşük kalorili bir diyet ve kilo kaybı, yaşam kalitesini artırır.

 

Fazlalık kilolarınızdan bir an önce kurtularak, hastalık semptomlarını hafifletebilir.

Hastalığı tetikleyen işlenmiş gıdalardan uzak durulmalıdır.

Alkolden uzak durmak gerekir. Sigara içilmemelidir. Alkol tüketimi sedefi tetikler, Alkolizm, sedefin şiddetini de artırır.

Hastalığın tedavisinde en önemli konulardan biri beslenmedir.

Glutensiz diyet uygulaması sedef lezyonlarını gerilettiği bildirilmektedir.

Somon, sardalya, karides, keten tohumu, ceviz gibi Omega 3 açısından zengin, doymuş yağ oranı düşük, kalp dostu besinler tüketilmelidir.

Çölyak hastalığı ve Sedef bazen birlikte görülebilir. Bu hastalar glutensiz diyetle beslendiklerinde lezyonlar geriler

Vitamin alarak; bağışıklık sisteminizi güçlendirilebilir.

D vitamini alınabilir. düzenli egzersiz şarttır.Hastalarda Folik asit seviyesinin düşüklüğü, hastalığın şiddetini artırır.

Sedef hastalarında D vitamini tedavide kullanılan ilaçların yan etkilerini, metabolik sendrom semptomlarını ve kardiyovasküler riskleri azaltabilir.

Özellikle selenyum, E vitamini ve beta karoten gibi antioksidanlar, Sedef hastalarında artmış olan oksidatif stresi dengeleyip ve kanda serbest radikalleri ortadan kaldırabilir.

Cilt gün içerisinde iyice nemlendirilmelidir.

SEDEF HASTALIĞI İLE KARIŞAN HASTALIKLAR

Egzama ve pişik ile ayırt edilmelidir. Avuç içi, ayak tabanında görülebilir, mantar hastalığı ile karışabilir.

Gövdede kol ve bacaklarda damla şeklinde küçük kırmızı pullanan plaklar çocuk ve ergenlerde üst solunum yolu enfeksiyonu sonrası ani olarak ortaya çıkabilir, En sık el parmak eklemi, bel bölgesi tutulur.

Bel ağrısı, sabah katılığı, eklem bölgesinde şişlik kızarıklık olursa eklem sedefi araştırılır.

SEDEF HASTALIĞI TEDAVİSİ

Sedef hastalığı, uygun tedavilerle kontrol altına alınabilmektedir. Bu hastalığın tedavisindeki amaç;

derinin dökülmesinin önüne geçilmesi ve iltihap oluşumunun azaltılmasıdır. Öncelikle semptomatik olarak losyon ve kremlerle kaşıntının ve deri üzerindeki kabarıklığın giderilmesi amaçlanır.

Tedavide amaç arttırıcı faktörlerden kaçınmak (tahriş etmemek ovalamamak vb), en kısa sürede iyileştirirken uzun süre iyilik sağlamak ve yan etki oluşturmamaktır.

Hastalığın yaygınlığı, hastanın yaşı, tedaviye uyumu, önceki kullanılan ilaçlar tedavi seçiminde önemlidir.

1.Topikal (yerel) tedaviler: Bu tedavide krem, merhem ve losyon gibi ilaçların doğrudan deriye uygulanması ile yapılır.

Topikal steroidler, D vitamini, Nemlendiriciler, Derideki kurumanın giderilmesine yardımcı olur ve kepeklenmelerin azalmasını sağlar. Salisilik asit, Anthralin – kullanılır.

Sınırlı bir alandaysa krem şeklinde ilaçlar, nemlendiriciler kullanılır. Daha yaygın hastalık varsa fototerapi, sentetik A vitamini içeren ilaçlar, eklem hastalığı varsa veya daha sonraki aşamada dirençli hastalarda bazı kanser ilaçları ve biyolojik tedaviler kullanılabilir.

Sedefin medikal (ilaç) tedavisinde

Topikal tedaviden sonuç alınamadığı durumlarda İlaç tedavisinde metotreksat, siklosporin, retinoid içerikli ilaçlar tercih edilir.

lezyonlar derinin %10’undan fazlasını tutmuşsa mutlaka fototerapi veya sistemik tedavi gerekir.

FOTOTERAPİ IŞIK TEDAVİSİ

Fototerapi tedavisinin en basit ve kolay uygulanabilen yolu, kontrollü miktarda güneş ışığı almaktır.

güneş ışığının fazlası zarar verebilir ve hastalığın şiddetini arttırabilir.

Sedef hastalığında Lokal ışık tedavisinde sedefli bölgeye bir kaç dakika ultraviole B verilir.

Seans sayısı kişiden kişiye değişmekle birlikte yaklaşık 8-10 kere uygulanır.

SEDEF HASTALIĞI VE OZON TEDAVİSİ

Ozon tedavisi akyuvarların (lökositler) üretimini uyarır.

Akyuvarlar bakteri, virüs ve mantarlara hatta kanser hücrelerine karşı vücudun savunmasından sorumludurlar. Oksijen yetersizliklerinde akyuvar (lokosit) hücreleri iş göremez hale gelir. Vucudun kendi hücrelerine karşı alerjik reaksiyonlar gelişir.

Ozon tedavisiyle, bağışıklık sistemi normal hale gelir ve alerjiler azalır yada yok olur.

Ozon tedavisi, interferon düzeylerini yükseltir.

Ozon tedavisi bağışıklık sisteminin temel taşlarından biri olan İL-2 salınımını uyarır.

Ozonun, bakterisid etkisi vardır.

Ozon tedavisinde düşük konsantrasyonlarda bile bakterilerin çoğunu öldürür.

Ozon bütün mantar türlerine karşı etkindir.

Ozon tedavisinde Mantar infeksiyonları ozon ile hızla iyileşir.

Ozon klora karşı 3125 kat daha fazla etkili dezenfektandır. Mikrop öldürücüdür.

Ozon virüsiddir (virüs öldürücüdür).

Virüslere doğrudan saldırır.

Ozon atardamarların daralmasına yol açan plakları okside eder,eritir, sonuçta o damarların beslediği organın daha iyi oksijenlenmesini sağlar.

Ozon kırmızı kan hücrelerinin (eritrositlerin) elastikiyetini attırarak şekil değiştirebilme yeteneğini artırır.

Ozonun hücre enerji üretimini artırır.

Ozon antioksidan enzimleri daha fazla etkinleşmesini ve hücrelerin antioksidan düzeylerinin yükselmesine sağlar.

12 seans MAJOR OTOHEMOTERAPİ veya RECTAL OZON TERAPİSİ ile ciddi sonuçlar alınır. Hastalığın durumuna göre otoimmün hastalıklarda 16 seans ila 20 seans arasında uygulama yapmak gerekir.

Ayda bir yapılan MİNOR OTOHEMOTERAPİ de immünomodulator olarak immun sistemi güçlendirmek için faydalı olacaktır.

SEDEF HASTALIĞI VE OZON YAĞI

 

OZON YAĞI, sedef hastalığında büyük bir destek sağlar, düzenli kullanıldığında alevlenmeleri önler.

Cildin doğal durumuna dönmesini sağlayacağı ve bağışıklığını arttıracağı için sedef ve başka hastalıkların oluşmasını önler.

Ozonyağının hergün kullanılması hastaya ciddi bir konfor sağlar ve hastalığın alevlenmesini hatta ortaya çıkmasını önler.

 

REVİTA OZON YAĞININ SEDEF HASTALIĞINA FAYDALARI

OZON YAĞI genel olarak nemlendirici, cildi besleyici, ciltdeki mikropları temizleyici olarak kullanılır.

Ancak Derinin beslenmesi, ve ozon yağındaki ozonidle ozonlanması ve yağın içeriğindeki vitaminler vasıtasıyla beslenmesi ve temizlenmesi sağlanır.

Cildin hastalıklara karşı bağışıklığını arttırır.

Cildin kan dolaşımını hızlandırarak oksijen almasını, sağlıklı bir şekilde nemlendirimesi sağlanır.

Ciltte ve saçlı deride, kepek problemlerinin giderilmesini sağladığı gibi cilde parlaklık ve doğal bir yumuşaklık kazandırır.

Ciltteki Toksinleri, zararlı patojenleri, virüs, mantar ve diğer kimyasalların temizlenmesini sağlayarak yaşlanmayı ve yıpranmayı yavaşlatır.

Kaşıntı sonucu oluşan ağrı ve tahrişleri giderebilir.

OZON YAĞININ DİĞER FAYDALARI:

cilt çatlaklarını engeller.

Cildin yaşlanmasını yavaşlatır,

cilt hücrelerinin sağlıklı kalmasını sağlar,

Cilt hücrelerinin sağlıklı şekilde oksijen almasına yardımcı olur.

Metabolizmayı hızlandıran ozon yağı, bağışıklık sistemini güçlendirir.

Vücudun savunma sistemini arttırarak özellikle enfeksiyon, iltihap, egzama, mantar gibi deri hastalıklarından korur.

Dışarıdan deriye uygulandığında, ozon yağı vücudun ısısını arttırarak kan dolaşımının hızlanmasını sağlar.

Ozon yağı meydana gelen cilt çatlaklarını giderebilir.

ozon yağı, ağrıları giderir.

OZON YAĞI NASIL KULLANILIR?

Ozon yağının kullanımı, cilt üzerinde friksiyon seklinde masaj şeklinde uygulanır ve derinin emmesi sağlanır.

Aksamları lezyonların üzerine bolca sürülür ve streçle sarılır.

OZON SAUNA 

SEDEF Hastalarına ozon sauna çok faydalı olur.

OZON SAUNA’DAN YARAR GÖREN HASTALIKLAR

SEDEF, Egzama, Liken ve Akne gibi cilt hastalıkları, Kronik yorgunluk,

Damar dolaşım bozuklukları, migren, Romatizmal ağrılar, kas ve eklem hastalıkları,

kireçlenmeler, stres Periferik sinir hastalıkları,

Sellülit tedavisi, Şişmanlık ve obezite,

Disk hernileri (Bel ve boyun fıtıkları), İyileşmeyen ve kapanmayan yaralar,

Herpes, Zona enfeksiyonları, Kolesterol, diabet gibi çok çeşitli hastalıklar Ozon Saunadan yarar görürler.

Ozon sauna yararlı etkilerini elde etmek isteyen herkese uygulanabilir.

Herhangi bir hastalığı, sağlık sorunu olmasa da tüm dileyenlere sağlık düzeylerini yükseltmek ve daha zinde olunması amacıyla yararlıdır.

Ozon oksijen tedavisinden yarar gören tüm hastalık tedavilerinde ozon sauna normal ozon tedavilerine ek olarak uygulanabilir.

Dolaşım bozukluklarının tedavisi ve geriatride, Damar dolaşım bozukluklarının giderilmesi,

OZON SAUNA; ozonun yararları yanında terleme ile ÜÇÜNCÜ BİR BÖBREK görevi yapmaktadır.

20 dakikada 300 gr ter 25 dakikada 425 gr ter 30 dakikada 600 gr ter atmaktadır.

Bu oran kişiden kisiye ve saunanın derecesine göre değişir. Kişinin Kilo vermesine destek olur.

SEDEF HASTALIĞI HAKKINDAKİ HİPOTEZİM

İlk hastam:
Tıp Fakültesindeki, ilk stajımdaki, ilk hastam; SEDEF hastası 17 yaşında bir kızdı.

Bu kızcağızın, bütün vücudu sedef olmuştu ve bir kız için korkunç bir görüntü idi.

Bu durum geçmeyecek düşüncesi de ayrı bir travmadır.

Annesi ve babası Almanya’da çalışmaktadır, Almanya’da ailesi ile beraberken Türkiye’ye getirilmiştir.

Ülke değişikliği yapmıştır, alıştığı yaşamın terkedilmesi söz konusudur.

Okula gitmesi için babaannesi ve dedesinin yanına adeta terk edilmiştir.

 

Ergenlik çağında, anne ve baba korumasından uzak, aralarında çağ farkı olan, derdini anlatamadığı ve güvenmediği , dede ve babaanneyle yaşamaya zorlanmıştır.

Kendini zorluklara ve kötülüklere karşı koruyacak, derdini anlatabileceği kimse yoktur.

Bilinçaltının korunma beklentisi vardır. Kendi kafasında kurduğu  ve alıştığı düzen değişmiştir. Güvensiz bir ortama gelmiştir. Riskli bir yaşam başlamıştır.

Bence; ilgiye, sevgiye, korunmaya muhtaç olan çocuğun beyni de, bilinçaltında bu eksikliklerin tamamlanmasını istemektedir.

Bu yüzden “Beyin” den korunma mesajları gönderilmektedir.

Bu mesajları, çocuğun cildi, kendisine verilmiş bir korunma talimatı olarak algılayıp;

dış etkenlere karşı, cildin kabuklanmasına ve sertleşmesine sebep olabileceği kanısına vardım.

Garantici ve güvenli yaşama isteği, kişilik yapısını etkilemiştir.

Bilinmezliklere karşı yalnız kalan kişinin beyni, değişikliklere karşı deride korunma ic güdüsüne göre cevaplar oluşturduğunu düşünüyorum.

Yani; Dış etkenlere karşı vücudu koruma görevi olan derinin; bilinçaltı korunma talebi nedeniyle, dış etkenlerden korunmak için, “beyin’den” gönderilen emirleri, kendi üstüne alınarak ve kendini sertleştirerek, kabuklanarak korunma görevini yerine getirdiği kanaatindeyim.

Tabi bütün bu olaylar bilinçdışı gelişmektedir.

Bu hastaların tedavisinde , Garantici kişilik yapısı, güvenli yaşam arzusu, düzenli yaşam isteği, korkuları ve streslerin yarattığı travmalar dikkate alınarak psikiyatrik tedavilerin yapılması da, hastalığın tedavisinde çok önemli olduğu kanaatindeyim.

SEDEF VE OZON TEDAVİSİ

SEDEF HASTALIĞI OTOİMMUN BİR HASTALIKTIR.

Oto immun hastalıkta ana etkenlerden en önemlisi ve hastalığın körükleyicisi GLUTEN’dir.

1.AMY MYERS’İN GÖRÜŞÜ:

“Bağışıklık sistemine tekrar ayırt edici özelliğini kazandırmak için tek yol gluteni tamamen kesmektir. Buradaki tamamen sözü çok önemli çünkü yeni araştırmalar bir kez gluten yemenin vücuttaki gluten antikorlarını 3 aya kadar yüksek tuttuğunu gösteriyor. Bu da senede 4 kez bile gluten yeseniz bütün sene boyunca enflamasyon durumunda olmanız demektir.”
Atalarımızın kullandığı tahıllardaki form değiştirilmiş hibrid tahıllar geliştirilmiştir. Gluten; birçok yerde kullanılmaya başlanmıştır.
Gluten bağırsak sağlığımız vebağışıklık sistemimizde yarattığı sorunlar enflamatuvar ve oto immun hastalıklara neden olmaktadır.

Sonuç olarak;
1.-Glutenin Bağırsak geçirgenliğini arttırıcı özelliği vardır,
2.- Gluten enflamasyona neden olmaktadır,
3.- Gluten Vücut dokularına benzer hareket ederek dokuları taklit etmektedir.
Kaynakça: Dr. Amy Myers

GLUTEN YERİNE HANGİ BESİNLER TÜKETİLMELİDİR?

Gluten içermeyen birçok sağlıklı yiyecek vardır;
Gluten içermeyen besinler
Örneğin:
Et, Balık gibi deniz ürünleri, tavuk, Yumurta, süt ve Süt ürünleri, yoğurt, peynir, ayran Pirinç ve pirinç unundan yapılan tatlılar, mısır unu ve esmer pirinç, mısır, nohut, mercimek, bezelye, soya, patates ve tüm sebzeler, meyveler, bakliyat grubu, kuru yemişler, Sert kabuklu yemişler, Yumru Kökler, tere yağı ve Nebati yağlar, zeytin yağı, ayçiçek yağı, mısır yağı, soya yağı, kanola yağı, gibi yağlar, gluten içermeyen işlenmemiş gıdalar tüketmektir.
şeker, bal, pekmez, sebze çorbası, et ve tavuk sularıyla hazırlanmış çorbalar da bu listeye dahildir.
İşlenmiş gıdalar çoğunlukla çok fazla şeker ve glikoz içerir ve besin değerleri düşük olur.

GLUTEN İÇERMEYEN TAHILLAR

Çok az tahıl ve tohum çeşidi gluten içermez. Bunlar: Mısır, Pirinç, Keten, Darı, Süpürge darısı, Karabuğday, Yulaf

YÜKSEK ORANDA GLUTEN İÇEREN BESİNLER VE YİYECEKLER

En çok gluten içeren gıdalar şunlardır:
Buğday,
Kavuzlu buğday, Çavdar, Arpa, Bira, simit, Kek, kurabiye, Ekmek, Makarna, Kahvaltılık ve unlu gıdalar.

SEDEF HASTALIKLIĞI İÇİN YAPILABİLECEK UYGULAMALAR

OZON TEDAVİSİ VE REVİTA OZON YAĞI

Otoimmun hastalıklarda günlük yaşam düzenli hale getirilmelidir.

1.- Hergün sabah akşam Revita  Ozon yağının kullanımı, cilt üzerinde friksiyon seklinde masaj şeklinde uygulanır ve derinin emmesi sağlanır.

Aksamları lezyonların üzerine bolca sürülür ve streçle sarılır.

2.-Hergün Sabah aç karnına 2-3 bardak ozonlu su içilir. 

Ozonlu suda, ozondan da yararlanmak  söz konusudur.

Günlük ozonlu  su içme veya sıvı alımı miktarı kilo / 30 ml’dir. Yani 70 kg bir kişi günlük normal su ihtiyacı 2.1 litredir. ( Fazla su içmek su zehirlenmesine yol açabilir.)

Vucudun su kaybına göre bu miktar arttırılabilir.

Hergün Ozonlu su üretimi:

600- 2000mg/saat ozon üreten bir ozon jeneratörüyle 2 lt cam şişe veya sürahi içine 1.5 lt lik su konur, 10-15 dakika suya ozon verilir. Bu esnada odada bulunmamak gerekir. ayrıca ozon destruktörü yoksa  jeneratör durduktan 20-30 dakika sonra odaya girilebilir.

Bu su son derece temiz ve ozon almış bir su haline gelir, buzdolabında muhafaza edildiğinde 12 saat aktifliğini korur.

Ozonlu su metabolizmanın hızlanmasına katkıda bulunur.

3.-

Sabahları alışıncaya kadar; aç karnına 2-3 bardak su içtikten 10-15 dk sonra önce ağız su ile çalkalanır. Sonra diş fırçasına 25-35 damla Revita ozon yağı damlatılır. Revita ozon yağı ile dişler, diş etleri, dil ve yanaklar bir dakika fırçalanır. Diş eti kanaması varsa tükürülür.

Sonra diş fırçasına tekrar 25-35 damla Revita ozon yağı damlatılır. Revita ozon yağı ile dişler, diş etleri, dil ve yanaklar bir dakika fırçalanır. Bu fırçalama bir kaç defa tekrarlanabilir.  Bu fırçalamalarda ağız su ile çalkalanmaz.

Revita ozon yağına alıştıktan sonra , yemeklerden yarım saat sonrada revita ozon yağı ile dişler, diş etleri, yanaklar, dil fırçalanır.

Diş eti kanaması varsa bitinceye kadar günde en az iki defa, her uygulamada fırçaya iki – üç defa revita ozon yağı döküp fırçalamak yeterlidir.

Ayrıca, bir tatlı kaşığı revita ozon yağı dilin yardımı ile diş eti kenarlarına, diş eti girintilerine ağızın her tarafına, mucoza ülserleri varsa etkilenen yüzeye sürülür ve yavaşça yutulur. Bu da, boğazda ve  yemek borusunda enfeksiyon ve koku yapan odaklar varsa temizler ve yaraların iyileşmesine destek olur.

Revita ozon yağının kokusuna alıştıktan sonra kişi dilediği zaman yemekten önce veya sonra fırçalama yapabilir.

Dişlerin Revita ozon yağı ile fırçalanmasının yararı;

Ağız içinde,  hastalıklara sebep olabilecek mikropların temizlenmesini sağlar. Dişetlerinde enfeksiyon oluşmasını önler, ağız içinde yara varsa temizler. Metabolizmanın hızlanmasını ve barsakları düzenli çalışmasını sağlar, kabızlık varsa önler.

Bu uygulamanı  süresi 7-10 gündür. Revita ozon yağı ile gerektiğinde 3 ayda bir defadan fazla olmamak üzere tekrarlamak çok faydalı olur.

Revita ozon yağı uygulamalarından sonraki dönemde, sabah akşam orta sert diş fırçası ile alıştığınız diş macunu ile fırçalamak gerekir.

4.-Beslenme:

Otoimmun gahstalıklarda glutenin çok etkili olduğu bilinmektedir. Glutenden uzak beslenme önemlidir.

KESİNLİKLE  NİŞASTA , EKMEK ,MAKARNA, GLUTEN İÇEREN GIDALAR YENİLMEZ.

Gluten içeren gıdalar dışında  dengeli beslenmek şartıyla her şey yenebilir. Üç öğün ve ara öğünler devam edilir.

Tüm tahıllar gluten içerir.

Alkol, bira ve sigara  içilmemelidir.

Şeker ve kimyasal içeren gıdalardan uzak durulmalıdır.

Doğal besinlerle beslenmek çok önemlidir.

Tarım ilaçlarından etkilenmiş gıdalardan, GDO lu gıdalardan uzak durulmalıdır.

Soğuk sıkım zeyitnyağı, doğal tereyağı ve hindistan cevizi yağı faydalıdır.

Tuzlu su balıkları , sardalya ve hamsi gibi küçük balıklar ağır metal içermedikleri için daha faydalıdır.

Soğan ve sarımsak tüketilmelidir.

Yumurta ve cevizde  tüketilmelidir.

Ekmek yerine ceviz tüketilebilir.

Sabah aç karnına selenyum açısından zengin olduğu için 2-3 adet brezilya cevizi önerilmektedir.

5.-Hergün bir bardak suya 1 çay kaşığı karbonat konup içilebilir.

6.- Uyku düzeni sağlanmalıdır.

Otoimmun hastalıklarda , hasta, saat 23- 07 saatleri arasında ısıksız ve elektronik aygıt olamayan karanlık, sessiz bir odada  uykusunu iyi almalıdır.

Vücut direncinin artması bağışıklık sisteminin güçlenmesi için hergün bu şekilde uyunmalıdır. Melatonin hormonu ancak böyle ışık almayan bir odada uyumakla salgılanır.

7.-Bu hastalarda ozon tedavisi immun sistemin güçlendirilmesi açısından çok fayda sağlar.

SEDEF HASTALIĞI ve OZON TEDAVİSİ

Otoimmun Hastalıklarda, Kronik durumlarda, bağışıklık sistemini düzenleyici tedaviler olarak ozon tedavisi kullanılmaktadır.

Bunlardan bazıları, Kolon Hidroterapi, Ozon Tedavisi ( Major ozon tedavisi, Rectal Ozon Tedavisi, Minor Ozon Tedavisi), ve revita ozon yağı tedaviye destek olmaktadır.

Genel olarak otoimmun hastalıklarda hastalığın şiddetine göre 12-20 seans  ozon tedavisi yapılır. Hastalığın tutulumuna göre farklı tedavi yöntemleri uygulanır.

Dolayısıyla, yukarıda bahsettiğimiz hastalıklarda ve  tüm otoimmün hastalıklarda önce  gluten içeren tahıldan yapılan gıdaları  kesmek gerekir.

 

 

NOT 1: Ürünlerimize Selçuk Ecza Deposu ile çalışan eczanelere şiparişle kısa zamanda ulaşabilirsiniz.

NOT 2: Sitemizde verilen AÇIK YARA ve MUKOZAL UYGULAMALAR için OZON YAĞI İLE İLGİLİ BİLGİLER; sadece  REVİTA OZON YAĞI  için geçerlidir.

Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

SEDEF HASTALIĞI VE OZON TEDAVİSİ için 2 cevap

  1. Geri izleme:OZON YAĞI - Ozon Tedavisi

  2. Geri izleme:REVİTA FRESH OZON YAĞI | Ozon Tedavisi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir